Dün
(Pazartesi) birçok internet haber sitesinde bir haber vardı. Haberin başlığı da
“Bu Bir Utanç Haberi”dir şeklindeydi. Alanya’nın Kestel beldesinde tatil yapan
Finlandiyalı turist Minna Eeva Kaarina Lehtovirta, bir diskoda tanıştığı ve
birlikte sahile gittiği M.K’nın tecavüzüne uğradı. Daha sonra jandarmaya
başvuran kadın, olayın ertesi günü kaldığı evde ilaç içerek yaşamına son verdi.
Muhtemelen medeni bir ülkeye geldiğini, medeni bir insanla tanışıp sohbet
ettiğini düşünmüş, onunla sahilde bir şeyler içip, sohbet etmenin sorun
olmayacağını sanıyordu. Ama bilmediği bir şey vardı. Bu ülke kadınlar için
artık bir cehenneme dönmüştü. Bu ülkede “bana gülümsedi ondan tecavüz ettim”
diye tecavüzü savunan insanlar vardı. Muhtemelen Minna bunları bilmiyordu.
Bu tecavüz
olayı, dün tüm medyada bir utanç haberi olarak yer aldı. Oysa tam tersi bir
utanmazlık hali içerisindeyiz. İddia ediyorum, o utanma haberi yapılırken
birçok kişi “bu haberler turizmi olumsuz etkiliyor” diye düşünüyordur. Tıpkı “Barış
Gelini” olarak İtalya’dan yola çıkıp ülkemizde tecavüze uğrayan ve öldürülen Pippa
Bacca’nın katil zanlısının kahvede “böyle insanlar yüzünden AB’ye giremiyoruz”
dediği gibi. Zaten hem toplumumuz, hem kanunlar tecavüze ve şiddete maruz kalan
kadınları suçlu görmüyor mu? Nice utanç davalarında tecavüzcüler en alt
sınırdan yargılanıp salıverilmedi mi? O utanç davalarında toplumun “kalbur üstü
“ sayılan insanları yok mu? Hangi utançtan bahsediyoruz o zaman. Yaşanan
maalesef utanç değil, tam bir yüzsüzlük ve utanmazlık halidir. Pozantı
Cezaevinde tecavüze uğrayan çocuklar bu ülkenin çocukları değil miydi? Ne oldu
onlara. Eğer biraz utanma olsaydı, yaşanan bunca olaydan sonra yer yerinden
oynaması gerekirdi. Ama öyle bir aymazlık içerisindeyiz ki, toplumun tüm
ötekilerine karşı büyük bir vurdumduymazlık hali var.
Erkek
toplumumuz adeta kadınlara karşı bir “sürek avı” başlatmış durumda. Kadına
karşı her türlü şiddet yöntemi kullanılıyor, “karnında bebeği var” demeden
kadınlar katlediliyor. Siyasi iktidar ne yapıyor? Hiç, kocaman bir hiç. Bir şey
yapması beklenebilir mi? Beklenmemeli. “Hiç kadınla erkek eşit olur mu?” diye
soran, kadınların en az üç çocuk yapmasını isteyen ve onların eve mahkûm
olmasını bekleyen RTE’nin tek adam iktidarında maalesef kadınları daha kötü
günler bekliyor. Ve toplum derin bir
sessizlik içinde olup biteni seyrediyor. Düşünün, binlerce siyasi mahkûm
bedenini açlığa yatırmış, ölüm sınırına gelmiş, 40 gün olmuş, halen doğru
dürüst bir tepki yok. Acaba bu durumdan da toplumumuz utanıyor mu? Sanmıyorum,
hatta birçoğu, bundan da eminim, “teröristler” kendini öldürüyor diye
seviniyordur. Binlerce insan ölüm
oruçlarında ölüme yaklaşırken, bir toplum bunlar yokmuş gibi “Kurban Bayramı”nda
bayram yapmaya hazırlanıyor. Adeta ölümler ülkesi olduk. Ülkemizin dağlarında,
karayollarında, evlerde, mahallelerde, cezaevlerinde gençlerimiz, kadınlarımız
ve çocuklarımız bir bir toprağa düşerken, olan biteni bir dizi izler gibi
izleyen bir toplum haline geldik.
Daha geçen
hafta, Antalya bir evladını, bir sapığın tecavüz edip öldürmesi sonucu,
kaybetti. Henüz hayatının baharında bir üniversite öğrencisi, binlerce hemcinsinin
kaderini paylaştı. Antalya daha bu acısını unutmamışken, ülkemize, kentimize
misafir gelmiş bir insanın hayatı karartıldı, yaşamdan koparıldı. Artık kadın
sorunu için daha ne yazılabilir bilmiyorum, biz yazarken belki bir kadın daha
hayattan koparılıyor.