23 Ekim 2012 Salı

Bu Bir Utanmazlık Hali



Dün (Pazartesi) birçok internet haber sitesinde bir haber vardı. Haberin başlığı da “Bu Bir Utanç Haberi”dir şeklindeydi. Alanya’nın Kestel beldesinde tatil yapan Finlandiyalı turist Minna Eeva Kaarina Lehtovirta, bir diskoda tanıştığı ve birlikte sahile gittiği M.K’nın tecavüzüne uğradı. Daha sonra jandarmaya başvuran kadın, olayın ertesi günü kaldığı evde ilaç içerek yaşamına son verdi. Muhtemelen medeni bir ülkeye geldiğini, medeni bir insanla tanışıp sohbet ettiğini düşünmüş, onunla sahilde bir şeyler içip, sohbet etmenin sorun olmayacağını sanıyordu. Ama bilmediği bir şey vardı. Bu ülke kadınlar için artık bir cehenneme dönmüştü. Bu ülkede “bana gülümsedi ondan tecavüz ettim” diye tecavüzü savunan insanlar vardı. Muhtemelen Minna bunları bilmiyordu.

Bu tecavüz olayı, dün tüm medyada bir utanç haberi olarak yer aldı. Oysa tam tersi bir utanmazlık hali içerisindeyiz. İddia ediyorum, o utanma haberi yapılırken birçok kişi “bu haberler turizmi olumsuz etkiliyor” diye düşünüyordur. Tıpkı “Barış Gelini” olarak İtalya’dan yola çıkıp ülkemizde tecavüze uğrayan ve öldürülen Pippa Bacca’nın katil zanlısının kahvede “böyle insanlar yüzünden AB’ye giremiyoruz” dediği gibi. Zaten hem toplumumuz, hem kanunlar tecavüze ve şiddete maruz kalan kadınları suçlu görmüyor mu? Nice utanç davalarında tecavüzcüler en alt sınırdan yargılanıp salıverilmedi mi? O utanç davalarında toplumun “kalbur üstü “ sayılan insanları yok mu? Hangi utançtan bahsediyoruz o zaman. Yaşanan maalesef utanç değil, tam bir yüzsüzlük ve utanmazlık halidir. Pozantı Cezaevinde tecavüze uğrayan çocuklar bu ülkenin çocukları değil miydi? Ne oldu onlara. Eğer biraz utanma olsaydı, yaşanan bunca olaydan sonra yer yerinden oynaması gerekirdi. Ama öyle bir aymazlık içerisindeyiz ki, toplumun tüm ötekilerine karşı büyük bir vurdumduymazlık hali var.

Erkek toplumumuz adeta kadınlara karşı bir “sürek avı” başlatmış durumda. Kadına karşı her türlü şiddet yöntemi kullanılıyor, “karnında bebeği var” demeden kadınlar katlediliyor. Siyasi iktidar ne yapıyor? Hiç, kocaman bir hiç. Bir şey yapması beklenebilir mi? Beklenmemeli. “Hiç kadınla erkek eşit olur mu?” diye soran, kadınların en az üç çocuk yapmasını isteyen ve onların eve mahkûm olmasını bekleyen RTE’nin tek adam iktidarında maalesef kadınları daha kötü günler bekliyor.  Ve toplum derin bir sessizlik içinde olup biteni seyrediyor. Düşünün, binlerce siyasi mahkûm bedenini açlığa yatırmış, ölüm sınırına gelmiş, 40 gün olmuş, halen doğru dürüst bir tepki yok. Acaba bu durumdan da toplumumuz utanıyor mu? Sanmıyorum, hatta birçoğu, bundan da eminim, “teröristler” kendini öldürüyor diye seviniyordur.  Binlerce insan ölüm oruçlarında ölüme yaklaşırken, bir toplum bunlar yokmuş gibi “Kurban Bayramı”nda bayram yapmaya hazırlanıyor. Adeta ölümler ülkesi olduk. Ülkemizin dağlarında, karayollarında, evlerde, mahallelerde, cezaevlerinde gençlerimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız bir bir toprağa düşerken, olan biteni bir dizi izler gibi izleyen bir toplum haline geldik.

Daha geçen hafta, Antalya bir evladını, bir sapığın tecavüz edip öldürmesi sonucu, kaybetti. Henüz hayatının baharında bir üniversite öğrencisi, binlerce hemcinsinin kaderini paylaştı. Antalya daha bu acısını unutmamışken, ülkemize, kentimize misafir gelmiş bir insanın hayatı karartıldı, yaşamdan koparıldı. Artık kadın sorunu için daha ne yazılabilir bilmiyorum, biz yazarken belki bir kadın daha hayattan koparılıyor.