Yıllar önce Refah Partisi Genel Başkanı
olan Necmettin ERBAKAN partisinin grup toplantısında konuşurken, ülkede
yaşanacak dönüşümü tarif ederken şu cümleleri kullanmıştı: “Geçiş dönemi
yumuşak mı olacak sert mi olacak, kanlımı olacak kansız mı olacak?” Şimdi bu
sorulara AKP noktayı koymak üzere.
AKP 13 yıllık iktidarının sonunun
yaklaştığının farkında. Bu durumu muhafaza için Saray merkezli, bir tek adam
rejimi inşasına hız vermiş durumdalar. Yaklaşan 7 Haziran seçimleri için “en
büyük projeleri” başkanlık sistemi. Dikkat ederseniz muhalefet durmadan proje
sıralarken, AKP projelere muhalefet etmekle meşgul. Çünkü onları kurtaracak tek
proje başkanlık sistemi. Şu anda fiilen Başkan gibi davranan Recep Tayyip
ERDOĞAN’ın “verin 400 vekili, verin rahat edin” lafı boşuna değil. Çünkü
başkanlık olmazsa ya da seçim kaybedilirse, iktidar teslim edilmeyecek. Çünkü iktidarın teslim edilmesi demek, siyasi
bir partiden çok, çıkar amaçlı suç örgütüne dönüşmüş olan AKP ve onun tüm lider
takımının yargı karşısına çıkması demek. AKP seçimi kazansa dahi, uzun vadede
iktidarını sürdürme şansı giderek zayıflıyor. Özellikle ekonomik gidişatın
sürekli kötüye gidişi, Kürt sorununda inkâr ve imha politikasında ısrar,
dışarıda tecrit edilmişlikle uzun süre iktidarda kalması zor.
Geriye iktidarda kalmanın birkaç yolu
kalıyor. Ülkeyi Suriye ile olası bir savaşa sürüklemek, bu çaba zaten uzun
zamandır sürüyor. Son olarak Genel Kurmay Başkanı’nın rapor alarak, izne
ayrılması da bu senaryoya sıcak bakmamasına yoruluyor. İkinci ve belki de en kuvvetli
olasılık, ülkeyi iç savaşa sürüklemek. Yani Erbakan’ın yıllar önce belki başka
saiklerle sorduğu “geçiş sürecinin nasıl olacağı” sorusunu, öğrencileri
tamamlamak üzere.
Yani AKP iktidardan düşmemek uğruna,
ülkeyi bir iç savaşa sürüklemekten kaçınmayacaktır. Seçim döneminde uyguladığı
politika bunun açık kanıtıdır. Ağrı provokasyonuyla başlayan süreç, HDP il
binaları ve seçim ofislerinin bombalanmasıyla devam ediyor. Cumhurbaşkanı ERDOĞAN her konuşmasında PKK’yı
kastederek “geri çekilme yetmez, silahların üzerine beton dökmek lazım” derken,
kendi saltanatını sürdürmek için derin devletin provokasyonlar için gömdüğü
silahları yerin altından çıkartıyor. Sadece yerin altından silahlar
çıkarılmıyor, iç güvenlik yasasıyla polise daha çok yetki verilip, polis sayısı
ve teçhizatları ağırlaştırılıp artırılıyor. Özellikle son dönemde bu alana
yapılan harcamaların detayına http://muhalefet.org/haber-akp-ic-savasa-mi-hazirlaniyor-12-15093.aspx
adresinden ulaşabilirsiniz.
AKP bir yandan kolluk gücünü, sokak hâkimiyetine
karşı gerici ırkçı esnafı polis ilan ederek, sokağı terörize etmeyi amaçlıyor. Son
olarak Nuh KÖKLÜ’den sonra, Bahadır GRAMMEŞİN yoldaşımızın bu çeteler
tarafından katledilmesi tesadüf değil.
AKP’nin olası bir vurucu gücü de ülke
içine çöreklendirdiği cihatçı teröristler olacaktır. Bugün ülkemizden gidip,
Suriye’de savaşan çetecilerin vurucu güç olarak kullanılmayacağını kimse
garanti edemez. Öyle ki bugün neredeyse ülkemizde IŞİD hücresi olmayan il yok
gibi.
AKP kendi çıkarı için, ülkeyi bir
yangın yerine çevirmek istiyor. AKP halka savaş açmak istiyor. Bunu görüyoruz
ve buna teslim olmayacağız. AKP’nin halka açmak istediği bu savaşa teslim olmamız
düşünülemez. AKP’nin bu savaş politikalarına karşı tek çözüm, yeniden
Haziranlaşmakta. Haziran tam da bugünler için kuruldu. Sokak sokak, mahalle mahalle, fabrika fabrika
birleşeceğiz ve direneceğiz. Sadece direnmeyeceğiz, istediğimiz, özlediğimiz
ülkeyi sokaklarda yeniden kuracağız.